Arabuluculuk taraflar arasındaki mevcut hukuki uyuşmazlığın yargılama süreci başlatılmadan önce karşılıklı müzakereler ile sonuçlandırılmasını amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuk süreçlerini “ihtiyari arabuluculuk” ve “zorunlu arabuluculuk” olmak üzere iki başlık altında ele almak mümkündür.
İhtiyari arabuluculuk kapsamında taraflar tamamen kendi arzu ve talepleri çerçevesinde dava süreci başlatabilecekleri gibi arabuluculuk müessesesi ile de uyuşmazlığın çözümü yoluna gidebilmektedirler.
İş hukukunda zorunlu arabuluculuk ise 12.10.2017 tarihli 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile hukukumuza girmiş bulunmaktadır. Bu kanunun3. Maddesinde,
“Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.“hükmüne yer verilmiştir.
Bu madde gereğince arabuluculuk başvurusu yapılmadan başlatılan yargılama süreçlerinde 6100 sayılı kanunun 114 ve 115. Maddeleri gereğince davanın usulden reddi gibi ciddi bir sorun ile karşı karşıya kalınmaktadır. Böylesine bir eksiklik, emek ve zaman kaybının yanı sıra telafisi imkansız hak kayıplarına da sebep olabileceğinden süreci en başından itibaren alanında uzman avukatlar eşliğinde yürütmek büyük önem arz etmektedir.
ARABULUCULUKTA SÜRELER
Arabulucu görevlendirildiği tarih itibariye 3 hafta içerisinde süreci sonlandırmak zorundadır. Ancak zorunlu durumların varlığı halinde bu süre 1 hafta daha uzatılabilmektedir. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile düzenlenen bu husus çerçevesinde arabuluculuk süreçlerinin kısa bir zaman dilimi içerisinde sonuçlandırılması amaçlanmıştır.
Arabulucuya başvuruda ise kural olarak genel zamanaşımı süreleri geçerli olmaktadır. Ancak bu konunun tek istisnası işe iade davalarında karşımıza çıkmaktadır. İşveren tarafından gerçekleştirilen haksız feshe karşı, işçinin feshin tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde arabulucuya başvuruda bulunması gerekmektedir. Gerçekleştirilen süreç sonunda taraflar arasında anlaşma sağlanamaması halinde ise son tutanağın düzenlenmesinden itibaren 2 hafta içerisinde dava açılmalıdır.
ARABULUCULUK SÜRECİNDE ZAMAN AŞIMI SÜRELERİ DURUR MU?
Bir uyuşmazlık konusuyla ilgili yargılama süreci başlatılmadan ilk göz önünde bulundurulması gereken konulardan biri de zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin bulunması halinde somut olay açısından söz konusu sürelerin geçip geçmediğidir. Çoğu zaman dikkat edilmeyen süreler ne yazık ki hak kayıplarını da beraberinde getirmektedir. Bu hususla ilgili 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununda açıkça düzenleme yapılmıştır.
Başvurucu tarafın arabuluculuk bürosuna başvurmasından itibaren sürecin sonunda arabuluculuk son oturum tutanağının düzenlendiği tarihe kadar zamanaşımı süreleri durmakta ve hak düşürücü süreler işlememektedir.
ARABULUCULUK TOPLANTISINA TARAFLAR KATILIM GÖSTERMEZSE NE OLUR ?
Taraflardan biri geçerli bir mazereti bulunmadan ilk arabuluculuk toplantısına katılmaz ise arabuluculuk süreci sona erdirilir. Ve işbu arabuluculuk başvurusuna istinaden gerçekleştirilen dava sürecinin sonunda, toplantıya katılım göstermeyen taraf kısmen yahut tamamen haklı bulunsa dahi yapılan yargılama giderlerinin kendisine yükletilmesinin yanı sıra lehine avukatlık ücretine de hükmedilmemektedir.
Gerçekleştirilen toplantıya her iki taraf da katılım göstermez ise işbu arabuluculuk sürecine istinaden başlatılan dava sürecinde, tarafların yapmış oldukları yargılama giderlerine haklı bulunup bulunmamalarından bağımsız olarak kendileri katlanmak zorunda kalacaklardır.
ARABULUCULUK SÜRECİNDE GİZLİLİK
Bu sürecin en temel ilkelerinden birisi ise gizlilik ilkesidir. Zira arabuluculuk sürecinin amacı tarafların kendilerini güvende hissettikleri bir ortam dahilinde kendi düşünce ve menfaatleri çerçevesinde bir uzlaşma ortamı oluşturabilmektedir.
Arabuluculuk toplantılarında taraflar ve taraflardan bağımsız bir konumda bulunan arabulucu yer almaktadır. Bu kişiler haricinde üçüncü kişiler ancak tarafların rızaları akabinde toplantılara katılım gösterebilmektedir.
Öte yandan tarafların toplantı esnasında sunmuş oldukları delillerin, teklif ve görüşlerin dava sürecinde delil olarak kullanılması mümkün değildir. Zira taraflar toplantı esnasında belli olay ve iddiaları ikrar etseler dahi bu hususlar delil olarak sunulup da hükme esas alınamamaktadır.
ARABULUCULUKTA MASRAF
Gerçekleştirilen arabuluculuk sürecinin sonucunda anlaşma sağlanması halinde kural tarafların arabuluculuk ücret tarifesine göre belirlenen arabuluculuk ücretini yarı yarıya karşılamalarıdır. Ancak bunun aksini taraflar aralarında belirledikleri hususlar çerçevesinde kararlaştırabilmektedirler.
Gerçekleştirilen süreç sonunda taraflar arasında anlaşma sağlanamaması halinde ise iki saate kadar olan görüşmeleri Hazine karşılarken, iki saatten fazla süren görüşmelerde ise iki saati aşan kısımlar taraflarca eşit olarak karşılanmaktadır.
ARABULUCULUK SÜRECİNİN SONLANMASI
Arabuluculuk süreci içerisinde tarafların görüşüp uyuşmazlık konusu hususlar üzerinde müzakere yapılması için toplantılar gerçekleştirilmektedir. Bu görüşmelerin tek bir toplantı ile sonuçlandırılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Arabulucu gerekli görmesi ve tarafların da talepleri dahilinde genel sürelere de uymak kaydıyla birden fazla toplantı düzenleyebilmektedir.
Başvurucu ve karşı taraf arasında gerçekleştirilen müzakereler sonucunda taraflar uzlaşma sağlayamaz iseler son oturum tutanağı “ANLAŞMAMA” şeklinde düzenlenerek karşılıklı olarak imza altına alınır.
Başvurucu ve karşı taraf arasında gerçekleştirilen müzakereler sonucunda taraflarca uzlaşma sağlanıp uyuşmazlık konularında ortak bir paydada buluşulabilir ise arabuluculuk son oturum tutanağı “ANLAŞMA” şeklinde düzenlenir ve anlaşma sağlanan hususlara Anlaşma Belgesinde detayları ile yer verilir.
ARABULUCULUK KARARLARI KESİN MİDİR ?
Arabuluculuk süreci sonunda anlaşma sağlanamadıysa her daim dava yolu açıktır. Taraflar zamanaşımı sürelerini de gözönünde bulundurarak yargılama yoluna başvurabilmektedirler.
Yürütülen arabuluculuk sürecinin sonunda taraflar arasında anlaşma sağlanması durumunda, anlaşma tutanağı ile karşılıklı olarak uzlaşılarak tanzim edilen hususlarla ilgili taraflar tekrardan yargılama süreci başlatarak dava açamamaktadırlar. Lakin bu durumun tek istisnası ise sağlanan anlaşma esnasında cebir, hile, tehdit ile iradeyi sakatlayan bir durumun meydana geldiğinin ispat edilmesidir.
Tüm bu hususlar göz önünde bulundurularak unutulmamalıdır ki, arabuluculuk süreçleri dava yoluna kıyasla kişileri daha kısa süre içerisinde hak ve alacaklarına kavuşturmanın yanı sıra bilgi ve tecrübeden uzak bir şekilde yürütülen süreçler telafisi imkansız ve ciddi boyutlarda hak kayıplarına sebep olabilmektedir. Bu sebeple süreci en başından itibaren donanımlı avukatlar eşliğinde takip etmek büyük öneme sahiptir.
Kocaeli ili İzmit ilçesinde faaliyet gösteren ofisimizde, alanında uzmanlaşmış iş hukuku avukatları ile tüm iş davaları konularında olduğu gibi arabuluculuk süreçlerinde de danışmanlık ve ilerleyen süreçte dava avukatlığı hizmeti verilmektedir.